Erzincan’da 30 yılı aşkın süredir soba tamirciliği yapan Kemal Koç, çocuk yaşlarda başladığı mesleğini bugün hâlâ sürdürüyor. Ancak Koç, bir zamanların vazgeçilmezi olan soba tamirciliğinin artık unutulmaya yüz tuttuğunu ve çırak bulmakta ciddi sıkıntılar yaşadığını dile getiriyor.
Soğuk iklimiyle bilinen Erzincan’da geçmişte her evin olmazsa olmazı olan sobalar, doğalgaz ve modern ısınma sistemlerinin yaygınlaşmasıyla birlikte yerini sessizce başka araçlara bırakıyor. Bu değişimden en çok etkilenen ise, ömrünü soba tamirine adamış ustalar.
“Bu Meslek Gözümün Önünde Eriyor”
Mesleğe daha çocuk yaşlarda başladığını anlatan Kemal Koç, “Babam da bu işi yapardı. Küçüklüğümden beri dükkândayım. Her parçasını, her vidasını ezbere bilirim. Ancak artık bu meslek gözümün önünde yavaş yavaş eriyor,” diyerek duygularını paylaştı.
Koç, özellikle kırsal kesimlerden gelen talepler sayesinde işlerini bir nebze sürdürebildiğini belirterek, “Şehir merkezinde neredeyse kimse soba kullanmıyor. Ama köylerden hâlâ soba tamiri için gelenler oluyor. Onlar olmasa bu dükkan da çoktan kapanırdı,” dedi.
“Kışın Yoğunluk Oluyor Ama Yeterli Değil”
Soba tamirciliğinin sezonluk bir iş hâline geldiğini vurgulayan usta, “Kış aylarında biraz yoğunluk yaşanıyor, bazen sabah erkenden başlayıp geceye kadar çalıştığım günler oluyor. Ancak bu yoğunluk sadece birkaç ay sürüyor. Yılın geri kalanı ise neredeyse durgun geçiyor. Eskisi gibi dört mevsim iş olmuyor,” sözleriyle mesleğin sürdürülebilirliğinin azaldığını aktardı.
Gençlerin Zanaate İlgisi Yok
Koç’un en çok yakındığı konuların başında ise çırak yetişmemesi geliyor. Yeni neslin zanaatla ilgilenmediğini, bu işin inceliklerini öğrenmeye hevesli olmadığını belirten usta, “Artık çırak bulmak imkânsız hale geldi. Gençler masa başı iş, kolay para kazanma derdinde. Bu işin tozunu, dumanını, kirini çekmek istemiyorlar. Oysa zanaatkarlık hem sabır hem de ustalık ister,” diyerek genç kuşakların mesleğe ilgisizliğinden yakındı.
“Unutulmuş Zanaatların Son Temsilcileriyiz”
Sözlerinin sonunda mesleğin geleceği konusunda ciddi endişeleri olduğunu belirten Koç, “Birkaç yıl sonra bu işi yapan kimse kalmayacak. Ben artık yaşlandım, emekliliğim yaklaştı. Benden sonra kim yapacak bilmiyorum. Bir zamanlar her mahallede bir soba ustası olurdu. Şimdi şehirde belki iki üç kişi kaldık. Bizler unutulmuş zanaatların son temsilcileriyiz,” dedi.
Kemal Koç’un hikâyesi, yalnızca bir mesleğin yok oluşunu değil, aynı zamanda ustalıkla yoğrulmuş bir kültürün de kayboluşunu gözler önüne seriyor. Modernleşmenin ve teknolojiye dayalı yaşamın gölgesinde kalan geleneksel meslekler, birer birer tarih sahnesinden silinirken; bu ustaların sesi, aynı zamanda geçmişin izlerini geleceğe taşıyan birer hatıra olarak kalıyor.