Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Taşlara Kazınan Hüzün: Mama Hatun Türbesi

Haber: Muhammed Enes Sevilir Erzincan’ın tarihî zenginlikleri arasında yalnızca taş

Haber: Muhammed Enes Sevilir

Erzincan’ın tarihî zenginlikleri arasında yalnızca taş ve topraktan yükselen yapılar değil, aynı zamanda kuşaktan kuşağa aktarılan efsaneler de yer alıyor. Bu efsanelerden en çok bilinenlerden biri ise Tercan’da asırlardır ayakta duran Mama Hatun Türbesi’nin hikâyesi. Yapının ihtişamını gölgeleyen, derin bir hüzün barındıran bu anlatı, bir mimarın aşkı uğruna verdiği trajik kararı günümüze kadar taşıyor.

Türbenin İnşası ve Bir Aşkın Doğuşu

12.Yüzyılda Saltuklu hükümdarlarından biri olan Mama Hatun, Tercan’da kendi adıyla anılacak bir türbe inşa edilmesini ister. Yöredeki en yetenekli mimar, bu önemli görevi üstlenir. Günler, haftalar ve aylar süren çalışmalar boyunca mimar, sık sık inşaatı denetlemeye gelen Mama Hatun’u görür. Onun vakur duruşu, güzelliği ve zarafeti karşısında gönlünü kaptırır.

İlk başlarda duygularını gizlemeyi başarsa da zamanla bu imkânsız aşk içten içe büyür. Türbe tamamlandığında mimar, cesaretini toplayarak Hatun’un huzuruna çıkar ve ona evlenme teklif eder.

Hatun’un İnce Mesajı: “Aramızda Aşılmaz Bir Engel Var”

Bey kızı olan Mama Hatun, toplumun değer yargılarını ve dönemin sosyal yapısını çok iyi bilmektedir. Bu yüzden mimarın teklifine doğrudan sert bir ret cevabı vermez. Ancak onunla evlenemeyeceğini de dolaylı bir dille ifade etmek ister. Bunun için mimara kırk adet yumurta gönderir ve hepsini yemesini ister.

Mimar, Hatun’un isteğini tereddütsüz yerine getirir. Ardından tekrar huzura çağrıldığında Mama Hatun ona şu sözleri söyler:

“Bu yumurtalar gibi insanların da özünde birbirinden çok farklı olmadığını görmeni istedim. Fakat aramızda imkânsızlıklar var. O yüzden gönül yolunu başka yerde aramalısın.”

Büyük Bir Yıkım ve Acı Bir Son

Bu sözler mimarın kalbine hançer gibi saplanır. Umudunu tamamen yitiren genç adam, derin bir sarsıntı yaşar. Elindeki külüngü (balyoz) göğe fırlatır ve düşmesine izin vererek hayatına son verir.

Rivayete göre, Mama Hatun Türbesi’nin taşları arasında yankılanan bu trajedi, yüzyıllardır halk arasında dilden dile aktarılır. Türbe, yalnızca bir hükümdar kadının yaptırdığı mimari bir eser değil, aynı zamanda büyük bir aşkın ve acının sembolü olarak da kabul edilir.

Tarih ile Efsanenin Kesişme Noktası

Bugün Tercan’a yolu düşen ziyaretçiler, Mama Hatun Türbesi’nin ihtişamlı görüntüsünü seyrederken bu acı hikâyeyi de hatırlıyor. Tarihin yazılı sayfalarında yer almayan ama halkın belleğinde derin iz bırakan bu efsane, Erzincan’ın kültürel mirasının önemli parçalarından biri olmayı sürdürüyor.