Haber: Muhammed Enes Sevilir
Türkiye’nin üretim gücünün temel taşlarından biri olan tekstil ve hazır giyim sektöründeki güncel gelişmeleri değerlendiren Anahtar Parti Erzincan İl Başkanı Ahmet Korkmaz, sektörün alarm veren bir rekabet gücü kaybı yaşadığını belirtti. Korkmaz, yıllardır ekonominin lokomotifi konumunda olan bu alanın, artan girdi maliyetleri, finansmana erişim sıkıntıları, kur dalgalanmaları ve sürdürülebilirlik maliyetleri nedeniyle zor bir dönemden geçtiğini ifade etti.
“Üretim, istihdam ve ihracat rakamlarına göre ekonominin lokomotifi olan bu sektör, yüksek girdi maliyetleri, finansmana erişim güçlükleri, kur istikrarsızlığı ve sürdürülebilirlik kriterlerine uyum maliyetleri nedeniyle ivme kaybediyor” diyen Korkmaz, Türkiye’nin üretim kültürünü yeniden güçlendirmesi gerektiğini vurguladı.
“REKABET GÜCÜNDE SERT DÜŞÜŞ YAŞANIYOR”
Korkmaz, Türkiye’nin küresel tekstil rekabetinde ciddi bir gerileme sürecine girdiğine dikkat çekerek, “Hazır giyim, yıllarca ülkemizin küresel rekabet gücünün simgesi oldu. Ancak son yıllarda artan maliyet baskısı, pamukta dışa bağımlılık ve finansal daralma sektörü zorluyor. Balassa endeksi 1989–2001 döneminde 149,7 iken 2024 itibarıyla 5,77’ye geriledi. Bu, uluslararası rekabet gücündeki dramatik düşüşü açıkça gösteriyor” ifadelerini kullandı.
“DEPREM BÖLGELERİNDE SANAYİ NEFES ALAMIYOR”
Depremden etkilenen illerde sanayi üretiminin durma noktasına geldiğini söyleyen Korkmaz, özellikle Gaziantep ve Kahramanmaraş gibi üretim merkezlerinde artan konkordato başvurularının alarm verici olduğunu belirtti. “Gaziantep ve Kahramanmaraş gibi üretim merkezlerinde konkordato sayılarının artışı, sanayicinin nefesinin kesildiğini gösteriyor. Devletin bu bölgelerde özel destek mekanizmaları kurması zorunluluktur” dedi.
“SEKTÖRÜN TEMEL SORUNLARI DERİNLEŞİYOR”
Korkmaz, sektörün önündeki en büyük engellerin finansmana erişimde yaşanan zorluklar, yüksek kredi faizleri, enerji ve işçilik maliyetlerindeki artış, pamukta dışa bağımlılık, kur oynaklığı ve vergi yükleri olduğunu dile getirdi. Ayrıca, Ar-Ge ve tasarım eksikliğinin markalaşma sürecini sekteye uğrattığını, düşük maliyetli ülkelerle rekabetin giderek zorlaştığını belirtti.
Yeşil dönüşümün getirdiği maliyetler ve nitelikli iş gücü açığı da sektördeki dengeleri bozuyor. Korkmaz’a göre, tüm bu unsurlar birlikte değerlendirildiğinde sektörün yeniden yapılandırılması, stratejik planlama ve uzun vadeli politikalarla desteklenmesi gerekiyor.
“ÜRETİM VE MARKALAŞMA ODAKLI DÖNÜŞÜM ŞART”
Anahtar Parti olarak tekstil ve hazır giyim sektörünün yeniden güç kazanması için kapsamlı bir dönüşüm planı hazırladıklarını belirten Korkmaz, üretimi yalnızca fason bazlı değil, markalaşma odaklı hale getirmek gerektiğini söyledi. Ar-Ge ve tasarıma dayalı üretim modelinin, Türkiye’nin küresel pazardaki konumunu güçlendireceğini ifade etti.
Korkmaz, ihracat desteklerinin sadeleştirilmesi, dijitalleşmenin hızlandırılması, yenilenebilir enerji yatırımlarının teşvik edilmesi ve sanayi içinde uygulamalı mesleki eğitim programlarının yaygınlaştırılması gerektiğini vurguladı. Ayrıca, yeşil dönüşüme uyumlu üretim yapan firmalara düşük faizli kredi ve hibe imkânı tanınmasının da sektörü canlandıracağını söyledi.
“HARRAN’DAN AMİK’E, POTANSİYELİ HAREKETE GEÇİRMELİYİZ”
Pamuk üretiminin yeniden planlı hale getirilmesi gerektiğini dile getiren Ahmet Korkmaz, Türkiye’nin tarımsal gücünü harekete geçirerek ithalat bağımlılığını azaltabileceğini belirtti. “Harran, Çukurova, Amik ve Aydın ovalarında üretim kapasitesi artırılarak ithalat bağımlılığı azaltılabilir. Yerli üretimle sektör yeniden küresel ölçekte rekabetçi hale gelecektir” dedi.
Korkmaz’a göre, pamuk üretiminde yapılacak planlı artış, sadece hammadde maliyetlerini düşürmekle kalmayacak, aynı zamanda sanayiye istikrar kazandıracak.
“AKILCI POLİTİKALARLA GÜÇLENDİRELİM”
Açıklamasının sonunda sektörün terk edilmesi yerine güçlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Korkmaz, şunları söyledi:
“Ülkenin emeğini ve sermayesini taşıyan sanayiciyi sektörü terk etmeye zorlamak yerine, maliyetleri düşüren, yatırımı artıran, ihracatı teşvik eden ve istihdamı koruyan akılcı politikaları hızla hayata geçirmek zorundayız. Daha iyisi mümkündür.”
Korkmaz, Türkiye’nin üretim kültürünü ve sanayi kimliğini koruyarak, küresel rekabette yeniden güçlü bir konuma gelmesinin ancak kararlı, vizyoner ve üretim odaklı politikalarla mümkün olacağını belirtti.
