Çocukların yaş gruplarına göre cezai sorumluluklarının farklı olduğunu hatırlatan Çolak, cezalandırmadan çok topluma kazandırmaya yönelik yaklaşımın öncelikli olması gerektiğini ifade etti.
Son yıllarda çocukların suça sürüklenmesi konusu Türkiye gündeminde önemli bir yer tutuyor. Erzincan’da avukatlık yapan Mustafa Said Çolak, çocukların cezai ehliyeti ve Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) yer alan düzenlemeleri hakkında bilgi vererek, suça sürüklenen çocukların damgalanmaması gerektiğini söyledi.
“ÇOCUKLARA CEZA DEĞİL, KORUMA TEDBİRLERİ”
Çolak, Türk Ceza Kanunu’na göre çocukların cezalandırılmasından çok onları topluma yeniden kazandırmaya yönelik koruma hükümlerinin bulunduğunu söyledi. “Çocuğu suçlu olarak damgalarsak, onu toplumdan dışlamış oluruz. Bu da çocuğun aynı suçu tekrar işlemesine zemin hazırlar.” Dedi.
YAŞ GRUPLARI VE CEZAİ EHLİYETLERİ
Çolak, çocukların cezai sorumluluklarının yaş gruplarına göre değiştiğini hatırlattı:
“0–12 yaş: Cezai ehliyet yok, yalnızca koruma tedbirleri uygulanıyor. 12–15 yaş Fiilin hukuki anlamını kavrayıp kavrayamadığı uzmanlarca değerlendiriliyor. 15–18 yaş: Cezai ehliyet var ancak yetişkinlere göre indirim uygulanıyor. Aynı yaştaki çocukların bile algı düzeyleri farklı olabilir. Bu yüzden her vaka pedagoglarca incelenmeli.” diye ekledi.
AİLE VE TOPLUMUN ROLÜ
Çocukların yalnız bırakılmasının büyük risk oluşturduğunu söyleyen Çolak, “İlgisiz bırakılan çocuk, yönünü sosyal medyadan veya arkadaş çevresinden alıyor. Bu da onu kolayca suça sürükleyebiliyor.” dedi.
Çolak, sadece aile ilgisizliğinin değil, ekonomik zorlukların, eğitimdeki aksaklıkların ve çevresel faktörlerin de çocukları olumsuz etkilediğini vurguladı. “Bir çocuk aile içinde sevgi ve ilgi görmezse, ekonomik sıkıntılarla baş başa kalırsa ya da okulda öğretmenlerinden gerekli desteği bulamazsa, kendini yanlış çevrelerde bulabiliyor. Özellikle madde bağımlılığı, çeteleşme ve sokak kültürü gibi faktörler çocukların suça sürüklenmesinde önemli rol oynuyor.” Diye konuştu.
Toplumun da bu noktada sorumluluk üstlenmesi vurgulayan ifade eden Çolak, mahalle ortamında, okul çevresinde ve sosyal alanlarda çocukların yalnız bırakılmaması gerektiğini söyledi. “Aile, okul ve toplum işbirliğiyle çocuklara hem ahlaki hem de sosyal yönden destek olunmalı. Çocuğun elinden tutulmadığında, o boşluğu yanlış kişiler ve zararlı alışkanlıklar dolduruyor.” Diyerek uyarıda bulundu.
“ÇOCUK SUÇUN SONUCUNU BİLMELİDİR”
Çolak’a göre cezalandırma kadar, çocuklara suçun sonuçlarının öğretilmesi de önemli bir nokta “Çocuk yaptığı fiilin toplumda nasıl karşılanacağını, hangi sonuçlarla yüzleşeceğini bilmeli. Okullarda ve sosyal çevrede bilgilendirici etkinlikler yapılmalı. Çocuk suç işlediğinde korkulan bir figür değil, toplumda saygınlığını kaybeden biri olduğunu anlamalı.” Dedi.
Çolak, Türk Ceza Kanunu’nda yer alan düzenlemelerin çocukları cezalandırmaktan çok korumaya yönelik olduğunu hatırlatarak, “Suça sürüklenen çocuk kavramı, damgalamadan uzak, topluma yeniden kazandırma amacını taşıyor. Ancak aile, okul ve toplum birlikte hareket etmezse, cezai sistem tek başına yeterli olamaz.” Dedi.